30 Temmuz 2007

Ayvalık,Cunda ve hatırımda kalanlar...

Eve döneli yine epey zaman oldu ve yazmak istediğim o kadar çok şey varken bir türlü yazamadım.Birkaç günlüğüne gittiğimiz Ayvalığa ve özellikle de Cunda adasına hayran kalarak döndüm.Sibel'in(sibelinkahvesi.blogspot.com) gezdiği sokaklarda gezerken ve önerdiği tatları denerken ne kadar haklı olduğunu düşündüm ve birgün orada yaşayabilme ihtimalini sevdim:)
Gezmek görmek farklı,kendi şahitliğiniz sizi mutlu ediyor,yüzünüzde oranın havasını hissetmeniz,yosun kokusunu içinize çekmeniz lazım.Keşke daha fazla kalabilseydik.Ama sayılı günler içinde ne getirebilirsek zihnimizde onlarla döndük işte...
Dönüş yolunda ailemden babamın sağlığıyla ilgili kötü bir haber aldık ve yönümüzü onu görmek için Düzce'ye çevirdik.Hayat ne tuhaf, ben Cunda sokaklarında mutlulukla gezerken canımın bir parçası hayatta kalmak için mücadele ediyormuş.Kalp krizi,babam üçüncü kez geçirdi.Tatilimizi bozmamızı istememiş,hiçbir şey söylemediler bize,yoğun bakımda dört gün kalmış,eve çıktığında aradılar ve biz İstanbul'a dönüş yolundaydık.Gözlerimle sağlığına şahit olunca rahatladım ama o güzel anıların hemen arkasına sıkışan bu sıkıntıyı atmak benim için hiç kolay olmadı.Hala da endişeliyim,sevdiklerimizin sağlığı ne kadar önemli,Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin hepsine.

Şimdi paylaşmak istediğim güzellikleri aktarayım,


Bu fotoğraflarda Şeytan Sofrası'ndan bir manzara, Ayvalık sokaklarında rastladığımız meyveleri kadar tatlı dilli manav Fehmi Amca, Cunda Adasında tanıdığımız çalışkan Ali Yıldız Amca(çalışkan diyorum çünkü 76yaşında olmasına rağmen Ayvalığa işine gidermiş hergün),ve oralardan renkler...


Cunda Adasında daracık sokaklar arasında karşılaştığımız Taksiyarhis Kilisesi,Taş Kahve,herbiri birbirinden güzel restoran ve kafeler...


Ve Ayvalık'ta Güler Tatlıhanesi'nin muhteşem lezzetleri; lor tatlısı,lorlu baklava,fırınlanmış hoşmerim ve çok kibar bir beyefendi olan tatlıhane sahibi Murat Bey...

Bu lezzetlerle ilgili bize bilgiler de verdi kendisi,yapımıyla ilgili detaylar var.Daha sonra yazmak istiyorum bu bilgileri de.Çok güzel insanlar tanıdık, çok güzel tatlar denedik. Sibel'e özellikle teşekkür etmem gerekli tavsiyeleri için...

Herkes bizim kadar sever mi bilemiyorum ama en azından bir kez görülmesi gereken yerler Ayvalık,Sarımsaklı,Şeytan Sofrası ve Cunda...
Ağzınızın tadı bozulmadan,sevdiklerinizin ve sağlıklarının endişesini taşımadan yaşayın,güzel insanları olan güzel ülkemizde...

08 Temmuz 2007

İyi ki varsın Belgin!


Bugün, benim için özel bir insanın dünyaya geldiği gün olması sebebiyle heyecanlı anlar yaşadık.Sevdiğiniz birini mutlu etmek insana tarifsiz bir mutluluk veriyor.Üstelik hiç de zor değil değer verdiğiniz birini mutlu etmek.Tabi o insanın Belgin olması da bunu kolaylaştırır,çünkü canım arkadaşımı sevindirmek dediğim gibi çok zorlamaz sizi.
Sabah, işyerinde olup olmayacağını öğrenmek için aradığımda, genelde olduğu üzre oracıkta buluverdim kendisini.Telefonda doğumgünüyle alakalı hiçbirşey söylemediğimden, unutmuş olduğumu düşündürttüm kendisine.İşleri yoğunlaşmadan, onun için hazırladığım pastasını ve kurabiyelerini teslim etmek istiyordum:))Daha önce sadece kızım için hazırlamıştım bunlardan,ilk defa Belgin'e kısmet oldu yetişkin hediyesi olarak.Bence elinizden geliyorsa kendi emeğiniz olan şeyleri paylaşın sevdiklerinizle,böylesi hem sizi hem de karşınızdakini çok mutlu ediyor.Test edilip onaylanmıştır.Küçücük kurabiyelerin,üzerine çiçekler kondurulmuş basit bir pastanın,daha önemlisi sevdiğiniz birine ayırdığınız zamanın onurlandırılmasına şahit oldum bugün...
Güzel dostum, sen de beni çok mutlu ettin seni tanıdığım bunca yıldır,umarım yüzün ömrünce bugünkü gibi güler.Seni çok seviyoruz.İyi ki doğmuşsun,iyi ki seni tanımışım.

05 Temmuz 2007

Sıcak günler


Bu yaz gerçekten sıcak ve kurak geçeceğe benziyor.Size de oluyor mu bilmiyorum ama bir halsizlik, bir isteksizlikle uyanıyorum.Bütün gün gözkapaklarımın üzerinde filler oturuyor ve başımı ne zaman yastığa koysam uyuyuverecekmişim gibi hissediyorum.Hah, hepimize olan bu değil mi?Sıcaktan değil mi? Bana başka bir şey olabileceğini söylemesin kimse çünkü kanım bile daha ağır akıyor damarlarımda,hissediyorum...

İnsanoğlu böyledir zaten kış olur yaz gelsin,yaz olur kış gelsin ister.Ben oldum olası sıcağı sevmem,ama bu demek değildir ki tatili,denizi,havuzu da sevmem...Yani neymiş, bunları seven sıcağa katlanır:)

Baharlar içinde bir kaç sözüm olacak elbette,sonbahardan pek hazetmem,hüzünlü,kasvetli bir yanı vardır.Ancak ilkbahar mevsimi süper bir mevsim olup artık elimizde pek kalmaması çok üzücüdür.Yine de ağaçlar yeşeriyor ya bir ara ehh onunla yetineceğiz artık.

İlkbahara daha çok var,yaz olanca ağırlığıyla üzerimizdeyken sonbahara bile razıyım bu günlerde.Biraz yağmur kuraklığa ve tarıma da ilaç olacaktır.İnşallah yağar diyelim:)

02 Temmuz 2007

Eve Dönüş...


Bu aralar leyleği havada görmüşüz gibi gezip duruyoruz.Mehmet işleri dolayısıyla yaklaşık bir hafta ülke dışında olacağı için biz de Elif'le şehir dışına çıkmaya karar verdik,bizim gücümüz ancak ülke sınırları içinde seyahate el veriyor:)
Aslında uzun süredir gidemediğimiz babaanneyi ziyaret etmeyi aklımdan geçirmiyor değildim ama MustafaKemalpaşaya gitmek oldukça uzun bir otobüs yolculuğu gerektirdiğinden, Düzceye anneanneye gittik.Bu arada Gelibolu'ya gitme ihtimali de sözkonusu oldu ama Güler ve Beril'le birlikte Düzce'ye gitmeye karar verdik.
Güler'in arabasıyla iki kızı da alarak yola çıktık.Kızlar yolda sorun çıkarmadılar,araba koltuğu süper bir alet,eğer koltuklarında oturmasalar hem bu kadar rahat hem de bu kadar güvenli bir yolculuk yapamazdık.
Gidiş yolunda, kızkardeşim Nalan'ın Kuzuluk'ta kayınvalidesinde olduğunu öğrenince oraya uğradık.Çocuklar havuza girdiler,çok sıcak olduğu için bahçe hortumuyla birbirlerini ıslatmalarına bile izin verdik:)
Düzce'ye vardığımızda akşam olmak üzereydi,orada kaldığımız müddetçe hava sıcaklığı rekor düzeylere ulaştığı için çok fazla çevre gezileri yapamadık.Yakınlarda bir at çiftliği vardı(Binef),oraya götürebildik çocukları...Bir gününümüzü de Akçakoca'daki arkadaşımız Didem'in yazlığında geçirdik.Annesi ve akrabaları ile tanıştım ve çok güzel vakit geçirdik.Onlara da ayrıca teşekkür etmek isterim buradan.
Dönüş günümüz geldiğinde annemlerin köydeki evine uğradık,yolumuzun üzerinde olduğundan makul bir saatte tekrar yola koyulduk.Neredeyse bütün yol boyunca uyuyan prenseslere,bizi sağsalim götürüp getiren Güler'e de teşekkür ederek yazımı sonlandırıyorum.Eve dönmek, sevdiklerimle beraber geçirdiğim günler kadar güzel.

Ne Çok Şey Olmuş...

 Yine çok uzuun bir aradan sonra kendimi bu sayfada buldum, buranın varlığını bile unutmuştum sanki. Neden yazıyorum onu da pek bilmiyorum a...