04 Kasım 2015

SEKSENLİ YILLARDA

Eski bir şarkının sizi zaman içinde gezdirdiği, yaşadığınız anıları canlandırdığı, tekrar tekrar yaşamanıza sebep olduğu olmuştur.Özellikle şarkılar bunu başarmada çok ustadırlar, bir anda aklınıza geliveren bir şarkı yapabilir bunu...Güçlü ve kalıcı melodiler başarır bunu,zamana yenik düşmezler.
Bazen de bir koku yapar bu zaman gezintisini,bir yemeğin,bir tatlının,bir mevsimin kokusu,yağmur yağarken ansızın çıkıveren güneş...Neyin ne zaman sizi zamanda gezdireceği belli olmaz.
Seksenli yıllarda çocuktum, televizyonda yayınlanan Seksenler dizisini izlemeyi seviyorum, sanki o günlere gidiyor gibi hissettiriyor bana.
Annemin mutfaktaki halleri, mahallemiz,rengarenk perdeler,yeni çıkan ev eşyaları, walkman gibi şimdi kimsenin kullanmadığı,bilmediği aletleri kullanmış olmak,kaset doldurmak...
Bu kadar eskiyi özlemek normal mi bilmiyorum ama belki çocuk olmanın güzelliğini özlüyor insan.Ruhumuzun naif ve hayatın hiç bitmeyecek bir şeymiş gibi geldiği zamanları...
Ben bir anneyim, kızım benim bu hatıralara sahip olduğum yaşta şimdi,hep güzel şeyler hatırlayacağı bir hayat yaşasın istiyorum,o ve tüm çocuklar...Evi sık sık kek kokutuyorum, sevdiği şarkıları bağıra çağıra söylemesini izliyorum,galiba bunları hatırlayacak...

03 Kasım 2015

SEÇİM

Hayat seçimlerden ibarettir, ya mutlu olmayı seçersiniz ya mutsuz, ya umutsuz olmayı seçersiniz ya umutlusunuzdur, ya gülmeyi seçersiniz ya ağlamayı, ya şikayet etmeyi seçersiniz ya da değiştirmeyi...
İşin özeti bu, bir seçim daha yaşadık, mutsuzum,umutsuz değilim...

22 Ekim 2015

Mevsim Sonbahar


Her mevsimin kendine göre bir güzelliği olduğu doğru.Sıcaklardan bu kadar bunaldıktan sonra sonbaharın serin havası iyi geldi.Ama hep bir parça hüznü de beraberinde getiriyor sanki sonbahar, ilkbaharın enerjisi yok, yazın uzun günlerinden sonra sanki çarçabuk kararı veren, kısalmaya başlayan günler,bir parça melankoliyi de beraberinde getiriyor.
Hüznü sevenler için ideal, sararan yapraklar,yağmurlu gökyüzü,gri bulutlar...Nihayetinde kaç sonbahar,kaç ilkbahar görüyor ki insan ömrü boyunca.Hepsinin keyifli bir tarafını bulmak,zevk almak lazım.
İnsanın hayata bakışını içinde yaşadığı ülke,toplum,hayat şartları belirlese de her şartta mutluluk duyacak insanlar da yok değil.Bunun yanı sıra her ne yaşarsa yaşasın içinden şikayet edecek,mutsuz olacak sonuçlar bulabilen de pek çok insan tanıdım.Mevsimler gibi çevresel etmenler de dahil olmak üzere bir çok şekil veren,ruh halimizi belirleyen faktör varken yine de kendimiz seçmiyor muyuz mutluluğu ya da hüznü?
Yaşamak enerji gerektiren bir iş,tamamen içsel, ruhumuzdan gelen.Bir tanecik hayatımız olduğunu düşündüğümde çoğu zaman kendimi gereksiz üzüntülerden koruyabiliyorum.
Sonbaharın size de huzur ve mutluluk getirmesi dileğiyle...

12 Ekim 2015

TERÖR

Adı bile sevimsiz.TDK "yıldırı" olarak açıklıyor,yıldırı ise; Yıldırma, cana kıyma ve malı yakıp yıkma, korkutma, tedhiş, terör.
Bugüne kadar pek çok insanımızı yıldırıya kurban verdik.En son Ankara'daki patlamada resmi olarak 98 kişi.İnsanın insana yapabileceği kalleşliklerin sonu yok,ama masum insanların bu şekilde ölmesi en zoruma gidenlerden biri...
Savaş,kan,şiddet bu coğrafyanın kaderi değil,olmamalı da...Adaleti sorgulamalıyız, çünkü adaletin olmadığı yerde zorbalık ve şiddet yükselir.Daha fazla ne söylenebilir ki,pek çok masum insan öldü,üzgünüm...

08 Ekim 2015

Beslenme

Besin piramidine göre sağlıklı beslenmeye çalışmanıza rağmen hala sağlık sorunları yaşıyorsanız ya da kilo probleminiz varsa sorunun kaynağını bulmanız gerekir.Bu genellikle yaptıklarınızla değil yapamadıklarınızla ilgili bir durum olabilir.
Yediğimize içtiğimize dikkat etsek bile, hareket halinde yaşamamız giderek zorlaştığı için istediğimiz sonuçlara ulaşmamız mümkün olmuyor."Su içsem yarıyor" insanları olduk artık.Vücut kendini korumak için aldığımız azıcık gıdayı bile depolamak gayretinde.Bu depoları boşaltmak için enerji harcamaktan başka çaremiz yok.
Evden işe işten eve arabalarımızla ya da toplu taşıma araçlarını kullanarak gidiyoruz. Çoğumuz masa başı işlerde çalışıyor, günde birkaç yüz adımı zor atıyoruz.Evde ise son teknoloji ürünü yardımcılarımız çamaşır,bulaşık makineleri bedensel olarak enerji harcamamıza olanak vermiyor.
Eskiden insanlar tarlalarda çalışırlar,efor sarf ederlerdi.Evde, kadınların çamaşır günlerinde saatler süren, eğilip kalkma, çitileme,yıkama,asma egzersizleri olurdu.Bunları bugün de yapalım demek saçma olur tabi, ancak bir yolunu bulup hareketimizi arttırmalıyız.
Hali vakti yerinde bir doktor tanıdığımız, orta yaşın üzerindeki annesine ev işlerine yardımcı olacak birini özellikle almadığını söylemişti.Kendi işlerini kendi yapmaya çabalarsa hareket halinde olur diye.
Belki de asıl ciddi sorunumuz bu hareketsiz yaşantı.

07 Ekim 2015

Çocuğunuz Okuldayken Yapılacaklar

Evde olan annelerin yaz tatili boyunca çocuklarıyla bir arada olduğunu düşünürsek, okulların açıldığı şu günlerde evleri bir sessizlik kaplamış olmalı. Bir çocuğun evi ne kadar doldurduğuna şahit olduğumuz günler yaşıyoruz. Çocuklar çıkınca evler boşalır.
Bu bazılarımız için kafa dinlemek için bir fırsat, yapamadığımız pek çok şeyi halledebiliriz.Çocuğunuz daha ilkokul çağlarındaysa, özellikle evin altını üstüne getirip yapacağınız faaliyetleri, o evdeyken yapmayı tercih etmediğiniz kıyı köşe temizlik gibi şeyleri yapmak için güzel zamanlar...
Tek başınıza alışverişe çıkabilir, sinema ya da tiyatroya gidebilirsiniz. Evde bir fincan kahve, ince belli bardakta çayınızı alıp yağan sonbahar yağmurlarının keyfini çıkarabilirsiniz.
Kitabınızı hiç bölünmeden okuyabilmenin ne kadar zevkli olduğunu hatırlayın...
Ama şunu da unutmayın ki akşam olup eve döndüğünde çocuğunuz yaz günlerinden daha fazla ilgi bekleyecek sizden...Bence bunun da keyfini çıkarın, zaman öyle hızlı akıp gidecek ki, siz onun ilgisini çekmeye çalışacaksınız bir kaç yıl sonra...

02 Ekim 2015

Günaydın

Yeni bir gün,evde olduğum için koşturması az ve yine evde olduğum için yapacak işi çok bir gün...Bazen çalışırken yapabildiklerime kendim bile şaşırıyorum.Zaman dar olunca insan kendi limitlerini zorlayabiliyor bence. Sonbahar geldi, mevsim değişiklikleri artık eskisi gibi değil,hava birdenbire değişiverdi.Bir kaç gündür yağmurlu ve serin.Oldukça sıcak geçen yazın ardından bu iyi geldi. Yürüyüşlere başlamak istiyordum oysa bu hafta, yağmurlu havayı görünce tembellik etmek daha cazip geldi.Gelecek haftaya erteledim. Hep ertelediğimiz şeyler var hayatta,yaptığımız seçimler...Yürümediğimiz yolu bilememenin verdiği rahatlıkla,kaçırdığımız fırsatların ya da kendimizi kurtardığımız belaların farında olmayarak yaşayıp gidiyoruz.Yaptığımız seçimlerle mutlu olmak en iyisi,geriye almak mümkün olmadığı için zamanı...Aslında o kadar büyük "keşke"lerim yok benim,bir yanım hep şükretmeyi sever.Ancak bazen hayatın yakasına yeterince yapışmadığımı düşünüyorum.Daha hırslı olmalıydım belki,başarı için bundan bir parça gerekiyor sanırım:)

01 Ekim 2015

Yazmak...

Aradan onca zaman geçmesine rağmen bu site ile bir gönül bağım var, koparamıyorum... Zaman zaman tekrar tekrar açıp okuduğum oldu.Yok yaa tekrar yazamazsın şimdi, hevesleniyorsun ama boşver falan derken yakaladım hep kendimi... Sonuç, işte bugün biraz daha kararlı olduğum bir gün ve başladım tekrar. Elif artık 11 yaşında, altıncı sınıfa başladı, ben bu ara yine işten ayrıldım, evdeyim... Geçen süre zarfında başımdan geçen en önemli ve beni en fazla etkileyen olay neydi dersek, sevgili babacığım artık hayatta değil.Bu, kabullenmesi oldukça ağır ve zor bir durum oldu benim için.Hala içimde bir yerde, onun dünyanın başka bir köşesinde yaşadığını düşünen bir kız çocuğuyla karşılaşıyorum.Halbuki çok mantıklı bir insanımdır ama oluyor böyle hissiyatlar... Neyse,ölüm ve yaşamın manası ya da manasızlığı başka bir yazının konusu olabilir. Oldukça sıkıntılı günler geçiriyoruz toplum olarak.Gerek yaşadığımız coğrafyada yaşanan acılar, gerekse bizim kendi toplusal gerçeklerimiz,beni zaman zaman pek çok kişi gibi, "çekip gitsek mi buralardan?" sorusuna getiriyor.Gitmek mi zor kalmak mı zor?Şehir değiştirmeye bile karar veremediğime göre ülke değiştirmek epey uzak bir ihtimal benim için.Gerçi şartlar gerektirdiği zaman yaparım,demek şartlar daha olgunlaşmamış:) Şimdilik buralardayız yani...

Ne Çok Şey Olmuş...

 Yine çok uzuun bir aradan sonra kendimi bu sayfada buldum, buranın varlığını bile unutmuştum sanki. Neden yazıyorum onu da pek bilmiyorum a...