30 Aralık 2016

Yeni Bir Yıl Yeni Umutlar

2016 yılı zor bir yıldı, hem dünyada hem de ülkemizde pek çok acı, pek çok karışıklık yaşandı.Öncelikle dileğim yeni yılın tüm dünyaya ve ülkemize barış ve huzur getirmesi. Kendi ailem ve sevdiklerim için sağlık dolu,bol kazançlı bir sene diliyorum.

Hayal ettiğimiz müddetçe güzelliklerin var olacağına inanırım, ne zaman umutsuzluğa kapılırsak artık yapacak bir şey kalmamış demektir. Nefes aldığımız her gün umut dolu olmalıyız, yarınlara olan inancımın en fazla arttığı dönemlerden biri de yeni bir yılı karşılamaya hazırlandığımız bu günler oluyor.

Tüm iyi dileklerin karşılığının olacağı bir yıl olsun 2017...

04 Kasım 2016

SPOR YAPMAK ÜZERİNE

Spor yapabilen insanlara hayranım,kendilerine yapabilecekleri en güzel yatırımı yapıyorlar.Hareket etmek özellikle belirli bir yaştan sonra vücudun işleyen mekanizmalarını yağlamak gibi oluyor. Eğer yeterince hareket etmiyorsanız paslanmanız kaçınılmaz.
Ancak iş düzenli olarak spor yapmaya,yürümeye,yüzmeye ya da herhangi bir aktiviteyi gerçekleştirmeye gelince bir tembellik çöküyor üzerime.Yapmam gerekeni biliyor olup yapamamak bir iç huzursuzluğu veriyor.
Yürümek basitçe en kolay yapılabilecek faaliyet. Birkaç gün düzenli yapıyorum,sonra mutlaka bir engel çıkıyor.Düzenden çıktığımda da aynı konsantrasyonu sağlamam daha zor oluyor.
Hayat tarzına bunu yerleştiren insanlar, yapmadıklarında kendilerini huzursuz hissediyorlar.İşte ben bu yapmakla yapmamak arasındaki o ince çizgide gidippp geliyorum.
Çok tembel biri değilim ama bu konuda disiplinsizim.
Pek çok şey gibi ertelenebilecek,önümüzdeki günlerde başlanabilecek bir şey spor yapmak.Tıpkı diyete başlamak gibi.Bazı insanlar için disiplin düzeni getiriken benim gibi insanlar için mecburiyetler sıkıntıyı getiriyor.Okulda da böyleydi, kitap okumayı sevmeme rağmen ödev olarak verilen kitabı okuyana kadar içim şişerdi.
Yapmak ya da yapmamak işte bütün mesele bu!

20 Eylül 2016

Doğal Beslenmek Ne Kadar Kolay?

Yemeyi içmeyi seven bir insansanız,gençken fazla sorun olmasa da ilerleyen yaşlarda fazla kilolarla mücadele etmek alın yazısı gibi birşey oluyor. Oysa eski insanlara baktığımızda çok aşırı boyutlarda kilo sorunu yaşamadıklarını görüyoruz.
Evet eskilere oranla çok hareketsiz yaşıyor, daha fazla yiyoruz.Ama yediklerimizin bunda hiç mi suçu yok?
Yani doğal besin kaynakları bence insana bu denli zararlı değildi.İşlenmiş, paketlenmiş gıdalar bizim tüm hücrelerimize saldırıyor. Bir söz vardır "Ne yersen o olursun" yani sağlıksız şeyler yiyerek sağlıklı kalmak mümkün değil...
Peki nerede bu sağlıklı gıdalar? Tamam paketlenmiş, işlenmiş gıda almayalım. Markete gittiğinizde sebze meyva bölümü, kasap reyonu,süt ürünleri uğramanız gereken yerler.Şimdi domates zamanı ve ben aldığım domateslerden ne tad ne koku olarak memnun değilim. Marketler hadi daha ticari kaygı taşır diye düşünüp, semt pazarına uğranığınızda da durum maalesef pek değişmiyor.
Doğal tarım yaptığını iddia eden insanlar bile "organik" lafının arkasına sığınıyorlar ama sattıkları ürünlerin tadını, kokusunu kendileri beğeniyor mu acaba?
Biz ne zaman bu kadar topraktan uzak yaşamaya başladıksa işte o zaman başladı bu fenalık. Toprağın bereketiyle oynamak için kimyasallar döküldüğünde, daha güzel ve firesiz ürün almak için böcek zehirleri toprağa atıldığında başladı herşey...Ben, dedem ve anneannemin bahçesine hayvan gübresinden başka bir şey atıldığını görmedim. Ekilen mısırın, hıyarın,domatesin tadı hala damağımdadır.Onun için beni kandırmak zor,istediği kadar organik yazsın, sertifika almış olsun, yediğim şeyler eski tadında değil.
Toprağa düşen yağmur bile eskisi kadar temiz değil, senelerce tarım yapılmamış, kirletilmemiş toprak bile, yağan yağmurlarla taşınan ağır metallerden nasibini alıyor.Ancak çok umut verici girişimler de yok değil.Tohumun, yapılan tarımda en önemli unsur olduğunu bilen,tohumuna sahip çıkıp, dayatılan şekilde tarım yapmayan az sayıda da olsa insan var.İşte bu insanlar desteklenmeli ve bir zamanlar tahıl ambarı olan Konya Ovası gibi bölgeler, çiftçi desteklenerek tekrar canlandırılmalıdır.
Dünyayı bekleyen en büyük sorunlardan biri doğal dengenin bozulmasından ötürü yaşanacak kıtlık ve kuraklıklardır.Bugün doğal tarım ve hayvancılık özendirilmezse yarın beğenmediğimiz sebzeleri bile yetiştiremeyecek hale geleceğiz.

27 Ağustos 2016

Babasız Beş Yıl

Bugün babamın ölüm yıldönümü, tam beş yıl oldu bizden ayrılıp gideli...Babanızı kaybettiğinizde büyürsünüz,hayat size farklı görünür...
Kokusunu içime çekmeye bayılırdım,iki kolunu kocaman açar kanatlarının altına alıp sarardı beni ve kız kardeşimi.Bizim aşkımız başkaydı babamızla, iki kızı vardı 15 sene boyunca sonra bir de erkek kardeşimiz oldu.Hepimiz doluşurduk yatağın üzerine sabah olunca, kocaman bir kız olduğumda da evlenip anne olduğumda da yanına uzanıp sarılırdım babama,sevgimizi saklamazdık birbirimizden, gösterirdik.
"Canlarım" derdi bize, evet işte buydu, biz onun canından parçaydık ve o gidince canımızdan bir parça gitti...
Nur içinde uyu, seni çok özlüyorum ve seviyorum...

08 Ağustos 2016

Sıcak Hava Enerjinizi Sömürüyor Mu?

Ben bahar insanıyım, sıcakla başım pek hoş değildir.Soğuğa yine biraz daha razıyım, en azından sarıp sarmalanır
ısınırsınız.Ama sıcak beni resmen eritiyor, yaşam enerjimi sömürüyor,buharlaşacağımı zannediyorum.
Her mevsimin güzellikleri var tabi, ama deniz kenarında geçirilen o kısacık süreden sonra, İstanbul gibi nemi bol
sıcağı muhteşem bir şehre dönünce yazın sevimliliği de iyiden iyiye kayboluyor.
Sokakağzı yazları geçirmek için mükemmel, orada bir taş evde bütün yaz hiç sızlanmadan oturabilirim.Aslında galiba kışın da oturabilirim:) Bana böyle bir teklifle gelmek isteyen varsa lütfen çekinmesin, ben yaşarım oralarda, hava mis,bir damla nem yok,
deniz soğuk, öyle imamın abdest suyu gibi sıcak denizleri sevmem, Ege tam bana göre...
Velhasıl bu sıcaklarda İstanbul pek çekilir değil,eve dönmekse her zaman güzel, şunun şurasında bir kaç hafta, çekeceğiz artık.
Her güzelin bir kusuru olur, seviyorum seni İstanbulll...

01 Haziran 2016

Kızım gençkız oluyor!

Bugün gibi aklımda...Kucağıma ilk aldığım an,dünyalar benim olmuştu.Çok küçük doğmamasına,iri bir bebek olmasına rağmen çok küçücüktü...Daha önce hiç koklamadığım kadar güzel bir kokusu vardı ve bana muhtaç olan ilk insan evladıydı...Bütün gece uyumadan onu seyrettim,göğsümde yattığı yerde masum masum uyudu...Mucize gibi bir şeydi.Halâ da öyle,ona her baktığımda içim titriyor.Evlat böyle bir şeymiş işte.
Santim santim büyüdü,gram gram serpildi.12 yıl nasıl geçti hiç bilmiyorum, 26 Mayıs'ta 13'e girdi.Dünyada en güzel kim diye sorsalar her anne gibi onu görürüm,çünkü benim için ondan daha değerlisi yok.Artık o bana çok muhtaç halleri yok,kendi kararlarını verebiliyor çoğunlukla...İlk gençliğin sancıları tamamen sarmasa da yüreğini,bir genç kız halleri geldi üstüne...
Güzel şey sizden bir parçanın böyle yetişkin olma yolunda yürüdüğünü izlemek, eskiler "dört gözden ayırmasın" derler,budur herhalde anne ve baba için en büyük mutluluk.Sağlıkla,huzurla,mutlulukla dolu günleri olsun tüm çocukların...Dilerim hiç bir anne yavrusunun acısını, sıkıntısını, hüznünü görmesin. Tüm çocuklar mutlu olsun,öyle de yaşasınlar...İyi ki doğmuş benim kızım...

12 Mayıs 2016

Hayat üzerine...

Neden bazı insanlar son derece gergin,huzursuz,mutsuzken bazıları tüm güçlüklere rağmen daha azimli,umutlu ve mutlu olabiliyor.Hayata karşı duruşumuz;çocukluğumuzda bize öğretilenler,beraber yaşadığımız insanlardan edindiğimiz tecrübelerimiz ve bir takım genetik özelliklerimizle mi şekilleniyor?
Hep neden biraz daha hırslı biri olmadığımı düşünürüm. Özellikle iş yaşamında,sanki fazla hırslı olmak, diğerlerinin önüne geçmek için birilerinin üzerinde yükselmeyi gerektiriyor.Sanırım bu konuda oldukça başarısızım,yani ekip çalışması gerektiren bir işte uzun yıllar çalışmama, zaman zaman liderlik etmeme rağmen şartlarını kendi belirlediğim bir çerçevede kalmayı tercih ettim.
Eğer seçimlerinizi bilinçli yapıyorsanız sonuçları sizi çok mutsuz etmiyor.Sanırım en çok sevdiğim sözlerden biri olan"Yürümediğin yolu bilemezsin" de yapmadığım seçimler için üzülmeme engel oluyor.
Mutluluğun tanımı herkes için farklı olabilir ama benim için sağlık ve huzur mutluluk için şart,insanın hayattan beklentileri çok yüksek olmadığında hayal kırıklıkları da fazla olmuyor.Sadelik iç huzuru için gerekli,basit yaşamak,yaptığı şeylerle mutlu olmak ve teşekkür etmek(şükretmek).
Bu dünyadan gelip geçerken, arkamızda bilmeyerek olabilir ama bilerek mutsuz insanlar bırakmamalıyız.En azından bu kadarını birbirimize borçlu olduğumuzu düşünüyorum.
Hayat size iyi davransın...

09 Nisan 2016

İstanbul'da Yaşamak

Büyük şehirlerde yaşayan insanlar trafikten,kalabalıktan,şehir hayatının zorluklarından şikayet ederler.Pek çok büyük şehrin kaderi aynı yazılmış gibidir.Aynı dertler hemen hemen hepsinde mevcuttur.
İstanbul bence dünyanın en güzel şehirlerinden biri ve maalesef diğer büyük şehirlerdeki sıkıntılar burada da var.Ama ne zaman şehir dışına çıkıp geri dönsem, hele geceyse ve köprüden geçiyorsam, bütün çilesine rağmen bu şehri sevdiğimi düşünürüm. Mistik hikayeler de anlatılır İstanbul için...Korunduğu efsunlu olduğuna dair. Ne kadar böyle şeylere çok inanmasam da gerçekten etkileyici bir yanı olduğu doğrudur.
Bir şehrin içinden su geçmesi; nehir yada deniz hiç fark etmez, o şehrin tamamını etkiler.İstanbul'da yaşadığım yerde denize nazır oturmuyorum ama yakınlarımda deniz kıyısı olması fikri bile bu şehri sevmeme sebeptir.
Özellikle bahar aylarında, hala elimizde kalan bir avuç yeşil alanda olmak çok güzel oluyor.Boğaz manzarası için biraz trafiğe katlanmak genellikle şart.
Güvenlik,kalabalık,trafik gibi pek çok soruna rağmen bu şehirde olmayı seviyorum.Keşke biraz daha kıymet bilsek, biraz daha çevreye ve doğaya saygılı olsak da torunlarımızda bu şehirde severek yaşasa...

02 Mart 2016

BAHAR GELİRKEN

İnsanın ruh haline etki eden dış etmenlerden biri de mevsimler. Ben kendimi en çok bahar aylarında iyi hissederim.
Oysa ki bahar gelirken de diğer tüm mevsimlerde olduğu gibi mevsim değişimi insanı sersemletir. Ama bahar geliyor diye çok sevindiğimden midir nedir, bundan pek etkilenmem.
Ayrı bir enerjisi var baharın, etrafınızda doğanın uyanışına şahit olursunuz ve her yıl sanki ilk defa şahit oluyormuşum gibi mutlu eder bu beni...
Bakın aylardır buraya yine yazamamışken, bu enerji sayesinde klavyenin başına geçebildim :)
Geçen yıl saksıya sokuşturuverdiğim sümbül soğanları çiçek açtı. Hani küçük şeylerden mutlu olan insanlar vardır ya,ben de onlardanım galiba, o sümbüller beni pek mutlu etti.
Hayat bir döngü, yaşadığımız hergüne sevinmek için bence yeterince çok sebebimiz var. Mutsuzluk,umutsuzluk için daha fazla şey görüyorsanız etrefınızda, bakış açınızı değiştirmeye çalışın. Elbette pek çok kötü şey de oluyor ama hatırlamamız ve kendimize hatırlatmamız gerekenlerden biri, pek çok güzel şeyin de olduğu hayatta...
Kaç bahar göreceğinizi bilmiyorsanız her seferinde daha büyük keyifle bakmalısınız etrafa...
İYİ BAHARLAR...

Ne Çok Şey Olmuş...

 Yine çok uzuun bir aradan sonra kendimi bu sayfada buldum, buranın varlığını bile unutmuştum sanki. Neden yazıyorum onu da pek bilmiyorum a...